Telefon
WhatsApp
Yazmak ve Yaşamak: Bir Yazarın İç Dünyasına Yolculuk

NURHAYAT TEKE İLE SÖYLEŞİ / YORUM

Şair ve yazar Zeynep Kıyak Yalçın, edebiyat dünyasında kendine özgü bir yer edinmiş, şiir ve yazılarıyla geniş bir okur kitlesine hitap ediyor. Son kitabı "Kırık Hüzmeler", sanat ve edebiyat tutkunlarını derin bir yolculuğa davet ediyor. Söyleşimizde, yazarlık serüvenini, edebiyat anlayışını ve şiir üzerine düşüncelerini keşfedeceğiz.

 

Bu günkü konuğum son kitabı “KIRIK HÜZMELER “kitabın yazarı Şair / Yazar Zeynep Kıyak

Editörlüğünü büyük bir keyifle yaptığım ve her telefonda kahkahalar attığımız ve tanımaktan çok mutlu olduğum ve sizin de tanımanızı istediğim Zeynep hanımla söyleşimize hadi hep birlikte başlayalım.

 

,

 

Zeynep KIYAK YALÇIN Kimdir?

  • Şimdiye kadar katıldığım tüm söyleşilerde bana sorulan sorulardan en zorlandığım kısım, kendimi insanlara anlatmak ya da tanıtmak olmuştur. Çünkü ben bunu pek beceremiyorum. Belki biraz garipseyeceksiniz ama böyle. Somut bir cisim ya da soyut bir varlığın tanıtımını yapmak belki de en kolayıdır. Zira tanıtılan objeyi nesnelliğinden ziyade tamamlandığı olguyla nitelendirip, en basitinden kabaca tanıtıp geçersiniz. Fakat insan öyle midir? Kesinlikle hayır! Çünkü insan çok karmaşık bir varlıktır. Doğası gereği de tam tanımı da yapılamaz kanımca. Dolayısıyla benim de kendi tanıtımımı yapmam sanki bana göre biraz eşyanın doğasına aykırı gibi geliyor nedense. Beni bu düşünceye iten sebep de bir şeylerin eksiklik ya da fazlalık hissi uyandırma endişesidir. Lakin insan canlı türlerinin en uyanık olanıdır. Ben de bu konudaki zorluğu hissedince hemen topu sözcüklerime ya da şimdiye kadar yazdığım eserlere atıyorum. Beni tanımak isteyenler eserlerime buyursunlar, oradan tanısınlar diyorum. Ve anlatacaklarsa da beni tanıyanlar lütfedip anlatsın. Şayet arzu ederlerse tabii…

Ancak yine de sorunuza cevaben şöyle başlayabilirim.

‘’ Zeynep kimdir?’’

Zeynep, Bingöl’e bağlı Kiği İlçesi’nin Sütlüce Köyü’nde dünyaya gelmiş, beş kardeşten dördüncüsüdür. Evliyim ve dünyalar tatlısı bir erkek çocuk annesiyim. Mesleğim Serbest

Muhasebeci Mali Müşavirlik olsa da şimdilik özel sebeplerden dolayı mesleğimi yapmıyorum.

Zaten mesleğimden ziyade edebiyatla hemhalim. Şimdiye dek çıkardığım eserlerim de bunun

kanıtı niteliğinde. Edebiyat ve yazın yaşamına duyduğum derin sevgi mesleğimi icra

edemememde ki eksikliği de yaşatmadı. 2023 ün 6 Şubat’ında depremin vurduğu 11 şehirden

birinin de Malatya olması sebebiyle eşimin Ankara’ya tayini olunca Ankara’ya yerleştik.

 

 

Yazarlığa ilk ne zaman başladınız?

  • Yazma serüvenim sadece basılmış kitaplarımla başlamadı aslında. Yani eserlerimin

kitaplaşma aşaması her ne kadar 2020 den sonra olsa da çok daha öncesine dayanır. Çünkü yazma eylemi bende hep vardı. Hatta bu süreç çocukluğuma kadar gider. Çocukluğumda yani doksanlı yıllarda şimdiki gibi internet yoktu. O zamanlar günlükler ve mektuplar vardı. Şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim ki mektup yazmanın bana çok faydası olmuştur. Kiğı Yatılı İlk Öğretim Okulu’nda okurken; küçük yaşımda aileden uzakta, onlara duyduğum derin özlemi dile getirmenin yolu olarak mektuplaşmalar önemliydi. İşte bu mektup yazma faslı beni aynı zamanda yazıyla tanıştırdı.

 

Kitaplarınızda konuları işlerken hangi olay ya da durumlardan etkilendiniz?

  • Yatılı okulun yazma yetimde belirleyici rol oynadığını söylemiştim. Bunun yanı sıra ayrılık ve özlem duygularıyla çocuk yaşta tanışmam da yazı karakterime tema olarak yansımıştır. Dolayısıyla kitaplarımda da iç sesim olan bu duygu yoğun olmuştur.

 

Sanatta estetik düşüşün sonucu olarak beliren beğeni algısı kişisel bir düzlemde mi ele

alınmalıdır ?Söz gelimi; bir şiirin iyi olduğunu düşündüğünüzde genel kanının da aynı

olmasını mı beklersiniz?

Bence o kadar basit ele alınmamalıdır. Bu hem şiire haksızlık olur hem de günümüzde şiirin

geldiği yeri iyi idrak edememeyi beraberinde getirir. Aslında bu soru can alıcı bir noktaya

parmak bastığı için üzerinde düşünülmesi ve çokça konuşulması gereken bir konu. Hatta bu

konunun yakıcılığı ‘’ UFAK SERZENİŞLER’’ adlı deneme kitabında geniş yer bulmuştu. Başlığı da

şu şekilde atmıştım. ‘’ Şiir Can Çekişiyor’’

Gerçekten de şiir artık can çekişiyor. Buna sebep okur ilgisizliği mi ya da teknoloji çağının

getirdiği kimi olumsuzluklar mı? Ya da giderek basitleştirilmesi, sanatsal kaygı gözetilmeksizin

yazılan metinler olması mı? Hepsi denebilir elbette ancak tüketim çağının yansıması olarak

albenisinin giderek zayıflaması diyebiliriz. Bu da şiir adına çok üzücü gerçekten.

 

‘’ İyi şiire iyi şiir denilir, sen kötü bulsan da bu iyi şiir.’’ cümlesinin ‘’ Sen şiirden

anlamıyorsun.’’ fikrine çıkan bir zorbalık barındırdığını düşünüyor musunuz?

Evet… Bir nevi zorbalık oluyor bana göre. Çünkü dediğim gibi şiiri iyi ve kötü şiir diye

sınıflandıramazsınız. Şiir kendi özelinde değerlenderilmelidir. Her şiirin illa ki bir alıcısı vardır. Nasıl ki su akıp yolunu buluyorsa şiir de sahibini bulacaktır. Önemli olan şiirin sanatsal açıdan şiir diline uygunluğu ve duygusu bakımından gerekli kıstaslara uymasıdır. Gerisi şairini bağlar. Her şiirin bir

Künyesi vardır ve sahibinin sorumluluğundadır. Başkasına laf düşmez ki. Fakat her şeyde olduğu gibi kendisini şiirin piri olarak gören, her şiire burun kıvıran, sadece kendi şiirlerine sevdalı şairlerimiz de yok değil. Şiire ve şairine küçümseyici yaklaşan böylesi şairleri de pek dikkate almamak gerekir diye düşünüyorum.

Kısaca tüm bilgi birikim ve şahsi deneyimlerinizle şiire bakıp vardığınız şu ya da bu sonuca karşı bir görüş aldığınızda, bunu zıt görüşlerin yetersizliğine mi bağlarsınız yoksa her bireyin sanatı algılayış biçimindeki farklılığa mı?

Elbette her bireyin sanatı algılayış biçimi farklıdır. Kimi düz mantık ile bakar. Yani aldığı haza bağlı olarak yorumunu yapar. Kimi de sanatın estetik kaygısını gözeterek ona göre bir yorumda bulunur. Yani aslında bu konu sanatın da görecelik barındırdığını açıklar bize.

Bu zamana kadar çıkartmış olduğunuz kitaplarınızdan bahseder misiniz?

Kitaplardan bahsetmek çok güzel. Hele bir de kendi kitaplarınız varsa bu daha da güzel gerçekten. İnsana farklı bir duygu katıyor. Kitap okumayı çok seven birisiyim. Zaten okumak ve yazmak birbirini tamamlayan şeylerdir. Bazen okuduğum kitaplardan insanlara bahsederken, inanın günün birinde kendi kitaplarımdan bahsedeceğim hiç aklıma gelmezdi. Bugün kendi kitaplarımdan bahsetmek, onların varlığını duyumsamak çok güzel bir duygu. Biraz heyecanlandım galiba. Kitaplarım aynı zamanda benim çocuklarım. İnsan çocuklarını sevmez mi?

 

 

Kitap yazmaya şiirle başladım. İlkler hep değerlidir bilirsiniz. İlk olan sizin de ilk göz ağrınızdır. Ben de ilk heyecanımı, şiir kitabım olan ‘’ Özlemler Ülkesinde’’ ile yaşamıştım. Büyük bir coşku ve heyecanla yayın evinden bir an önce çıkmasını sabırsızlıkla beklemiştim. Zaten birincinin tadından geçilmediyse devamı da gelir. Benim de bir nevi öyle oldu. Devamında yine bir şiir kitabı ‘’ Sisler İçinden Geldiler’’ sonra bir deneme kitabı ‘’ Ufak Serzenişler’’. Birer yıl arayla tekrar bir şiir kitabı ‘’ Sayın Kibrit’’ ve en sonuncusu da ‘’ Kırık Hüzmeler’’ romanım oldu. Okumak hele ki yazmak daha bir keyifli. Keyif alıyorum yazmaktan. Üretmenin ışığıyla!

 

 

Yazarken hayatınızda dönüm noktaları oldu mu?

Oldu tabii ki. Olmaz mı? Kitaplarımdan sonra öz saygım ve güvenim arttı. Hayatım daha bir derli toplu olmaya başladı. İç disiplininiz daha çok oluşuyor. Yazım süreci aynı zamanda ruhsal terbiyenizi de sağlıyor. Bir nevi sağaltım… Öte yandan okuyucuya daha sorumlu hissediyorsunuz. Sosyal yönünüz ve farkındalığınız gelişiyor. Bu süreci ben doğum sancısına benzetirim. Yazarken araştırırsınız, okursunuz. Topluma karışırsınız. Gözlemlersiniz. Yeni şeyler öğrenirsiniz. Tüm bu süreçler yazarı açısından bir dönüm noktasıdır. İlla ki öğretir. Başlı başına bir öğretmendir. Yazar öğrenir, öğrenirken de yazar. Dolayısıyla yazı sürecinde her kitabım bana bir dönüm noktası olmuştur.

 

Kitaplarınızda hiç özel hayatınıza vurgu yaptınız mı?

Bence her yazarın kitabı kendinden izler taşır. Bu doğrudan ya da dolaylı yollardan olur. Benim de olmamıştır diyemem. Zaten yazarlar yazdıklarının toplamıdır. Bazıları eserlerinde bunu çok ustaca gizlerler. Bazı yazarlarda ise bu durum o kadar barizdir ki adeta okurken yazar hakkında bilgi edinebilirsiniz. Ancak ben özellikle vurgu yaptığımı hatırlamıyorum.

Yayınlanırken hiç tereddütte kaldığınız kitabınız oldu mu?

Hayır hiç olmadı. Çıkan bütün kitaplarımın büyük bir şevk ve heyecanla yayınlanmasını bekledim.

Bağımsız bir editör ile çalıştınız. Yani ben Nurhayat Teke ile. Size ne gibi katkıları oldu?

Şiir kitaplarımda açıkça bir editöre gereksinim duymamıştım. Zaten şiire yazarından başkası

müdahale edemediği için buna gerek de yoktu. Hatta Denemeler kitabım nesir olmasına rağmen

bağımsız editör istememiştim. Anacak son çıkan romanım bir roman olduğu için ‘’ Kırık Hüzmeler’’

de buna gerçekten ihtiyaç duydum. Roman şiir gibi değil. Mutfağı daha bir meşakkatli ve ciddiyet

gerektiriyor. Bunun da layıkıyla üstesinden gelemeyeceğimi düşünerek, sizin bu işlerde uzman

olduğunuzu öğrenince kapınızı çaldım. Ve iyi ki de çalmışım. Bana hem güzel bir dost hem de

işi ehline bırakmanın huzur ve sevincini yaşattı. Titiz ve güler yüzlü olmanız da birlikte çalışmamıza

ayrı bir keyif kattı. Ayrıca bu editoryal sürecin, yazım yetimi değerlendirmeme ve eksiklerimi

görmeme katkısı oldu. Hatta geniş içerikli perspektif önerileriniz de ufkumu geliştirdi. Bu anlamda

siz sevgili editörüme müteşekkirim.

 

Nurhayat Teke nasıl bir editör?

Nurhayat Teke bence iyi bir editör. Birlikte çalışmaktan keyif duydum. Herşeyden önce işinde

titiz, özverili, duyarlı ve kesinlkle yazarı kasmayan bir yapısı var. Hele o telefon konuşmalarımızda

sesinin sıcaklığı bana henüz ilk başlarda güven vermişti. İlerleyen süreçte işinin ehli olduğunu

gösterdi zaten.

 

Söyleşimize yazarımızın “KIRIK HÜZMELER” adlı son kitabındaki “ROŞNA” karakterinin bir şiiri ile son vermek istiyorum. İyi okumalar.

 

 

AH O GİDENLER

Ah o gidenler yok mu o gidenler

Bir daha geri dönemeyenler

Ardında anılarını bırakanlar

Bizi gözyaşına boğanlar

Bizlere sadece isimlerini mi braktılar?

Bizi hasrete koyanlar

Bizi ayrılığa terkedenler

Ah o gidenler

 

O geride kalanlara kıyanlar

Bilmezler mi gidenlerin arkasından

Bir ömür yas tutulur

 

Sanmazlar mı ki

Ne giden unutulur ne kalan avutulur

Ah o gidenler yok mu o gidenler

Arkasında bizi üzenler

Bize özlemlerini bırakanlar

ROŞNA

04.12. ÇİMENTEPE/ İZMİR

 

 

ErsalYonetim333

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!